16 Kasım 2008 Pazar

Japonca Vs İngilizce

Japonya da bulunduğum kısa süre zarfında ilk etkiler taze iken, iki dil arası karşılaştırma yapmak istiyorum efendim.

Japoncayı geçtim de, İngilizceye dahi tam hakim olmamakla beraber böyle bir karşılaşma yapacak cüreti nerden buluyorsun yavrum diyenlere cevabım şudur: “Haklısın abi!“.Ingilizce konuşmak konusunda hiç iyi olmadığımı baştan söyleyeyim de pürüzleri alayım, ondan sonra başlayayım rahat rahat tespitlerde bulunmaya…(3 nokta hayat kurtarır)

Anadolu lisesinde 7 yıl yabancı dil olarak almanca okumuş biri olarak, İngilizcem, internette doküman okuma/dizi ya da film izleme/oyun oynama gibi faaliyetlerden ibaret bulunmaktadır. Bir ara İngilizce sınavına girmemin gerekmesi ve onun için biraz gramer çalışmışlığımı saymazsak İngilizce gramerimin de çok sağlam olduğunu söyleyemeyiz.

Bu durumda İngilizce konuşma pratiğimin de 0 (yazıyla sıfır) olduğunu ele alırsak, “akıcı İngilizce konuşmak” gibi bir olayın bende olmadığını rahatça anlayabiliriz değil mi? Evet doğru anlamış bulunmaktayız.

Şimdi olay şu şekilde cereyan ediyor: Yoğun Japonca kursunu benle beraber 7 kişi alıyoruz. Honduraslı bir İngilizce öğretmeni, Endonezyalı İngilizce öğretmeni, Çinli bir çevre mühendisi ve elektronik mühendisi, Myanmarlı fizik öğretmeni ve tarih öğrencisi aslan bir Amerikalı (daha sonra bu tip hakkında bir makale yazacağımdır şimdilik gözlem yapıp bilgi topluyorum bu zibidi hakkında :D).Görüldüğü gibi dünya karması bir sınıf.Genellikle ders aralarında falan İngilizce öğretmeni hatunlarla takılıyorum.Bu hatunlar, tabi meslekleri gereği hayvanat bir İngilizceye sahipler ve cayır cayır İngilizce konuşuyorlar, öyle böyle değil.Bende ders aralarında beraber takılır iken, bu güzel öğretmenlerin bu güzel muhabbetlerine bir iki bir şey ekleyeyim, yeri gelir espri yapayım, yeri gelir dalga geçeyim istiyorum.Vefakat gel gör ki beyinde düşünülen şey ağızdan çıkarken aynı hevesle, aynı şevkle çıkmıyor.Noluyor peki? “ııııınnnnnnnn şeyyyyyy” şeklinde bir kitlenmeye maruz kalıyorum. Söyleyeceğim şeyi Türkçeden İngilizceye çevirmek, çevirirken uygun kelimeyi seçmek ve düzgün olarak söylemeyi hızlı bir şekilde başaramıyorum.Ha Derdimi anlatabiliyorum, amma doğaldır ki öğretmen hatunlarınki kadar akıcı ve düzgün bir cümleyle değil de tarzancaya yakın ve bozuk bir İngilizceyle oluyor bu. Türkçe konuşarak verilen duygular, sevinç, gözyaşı, hırs, entrika, içimdeki çocuksu sevinç falan hepsi yok olup gidiyor.Geriye kuru kuru “Yes I agree, you are right!”’lar falan kalıyor.Hiç güzel bir durum değil.Fena

AMAAA, şöyle iyice düşünerek, yavaş yavaş bir şekilde İngilizce konuşmaya çalışırsam, o zaman grameri oturtabiliyorum.Daha karizmatik kelimeler aklıma gelip cümle içine sıkıştırabiliyorum hatta yine sakin bir şekilde düşünürsem “You are right”’lar “No, I don’t think so, because…”’lara dönüşüveriyor.Evet bu oluyor..:)

Diyeceğim şudur ki bu İngilizceyi konuşmak zaman isteyen ve zor bir şey.Yok efendim özneden sonra direk yüklem gelecek de, yüklemden sonra tümleçleri koyacaksın da… peeh zor iş anam bunlar.Onun yerine yavaştan bir Japoncaya bakalım.Japoncada işler nasıl..Buyrun:

Japoncanın gramer yapısı Türkçeye benziyor bir kere.Mesela bizdeki soru eki “-mi?” aynı şekilde Japoncada da işliyor (öyle İngilizcedeki gibi fiili başa alıp soru sormak yok).Cümlenin sonuna “-ka?” yı koyunca al sana soru cümlesi.Sonra Özne+tümleç+yüklem şeklinde vuku buluyor cümle yapısı.O da tamam..Bazı kelimelerin mantığı Türkçedeki gibi aynen.E bu da güzel gözüküyor.Keşke böyle devam etse ki etmiyor maalesef.

Japoncanın grameri İngilizceden daha kolay gibime geliyor şimdilik(dili iyice öğrenince aynı şekilde düşünecek miyim bilmiyorum ama 1.5 aylık izlenim öyle gibi gözüküyor,daha erken tabi).Gramer yapısı ve Türkçedeki gibi sondan ekleme mantığının olması zor değilmiş gibi gözüküyor (inşallah bu şekilde devam eder).Yani Japonca konuşmak, aynı seviye İngilizceye göre bence daha rahat daha konforlu, daha mutlu daha mesut..

Yazma konusuna gelirsek:

İngilizce bildiğin İngilizce işte. Latin harflerini kullanıyorsun(yok ya).Yazma ve okuma konusunda hiçbir sıkıntısı olmaz insanın.Güle oynaya yazarsın, doya doya okursun okuduğunu anlarsın.Değil mi? Japonca öyle mi peki? Değil lan tabi.Değil anasını satayım.Böyle yazma sistemini hangi Japon icat ettiyse yedi ced ve sülalesini çok güzel bir şekilde andım/anıyorum/anacağım heralde.(gerçi suç Japonlarda değil Çinlilerde.Onlardan ithal etmişler yazma sistemini)

Japoncada 3 alfabe var:Hiragana,Katakana,Kanji

Hiragana—104 karakter

Katakana—104 karakter

Kanji—Official 1946 karakter ama unofficial 5000—6000 tane falanmış.(çok lan)

Bu hiragana’yı katakana’yı oturup 2 günde ezberleyebiliyorsun.Onlarda sorun yok.Zaten seslerde aynı.Mesela hiraganadaki “şi” sesi her iki alfabede de var sadece gösterimi değişik.Ama kanji denince akan sular duruyor.Zira binlerce var be anam binlerce..ezberle ezberle bitmiyor.üstelik ezberlemen ve bilmen de yetmiyor.oturup yazabilmende lazım.Japonlar bile bazı kanjileri okuyabildikleri halde yazamıyorlar.(bu olayı da bi ara yazmak istiyorum(yazmak tatlı geldi)—Kanji nasıl yazılıyor nasıl okunuyor falan)Yukarda “ezberle ezberle bitmiyor” demişimde daha 35 tane kanji biliyorum yani öyle yüzlerce biliyormuşum gibi olmuş düzelteyim..Neyse olay kanjide bitiyor işte kanjileri yuttuysan Japonca da bitmiş demektir.Hatta Çince bile anlayabilirsin(konuşulanları değil de yazılanları anlayabiliyormuşsun).Öyle

Kanji dersinde eskiden Japonlar nasıl yazı yazıyorlarmış göstermek için hoca bize fırça ve özel kağıtlar verdi. Mürekkeple beraber kâğıtlara birkaç kanji yazdık. Fırçayla yazmak güzel gayet, Artistik şekilde bilekten falan kıvırarak yazıyorsun güzel oluyor. Aşağıda birkaç fotoğraf ekledim. Buyrun.


"Kuruma" yani "Araba".Sol altta yukardan aşağıya doğru yazan şey japonca ismim."Caneru"

Bu da "ki" yani "Ağaç".Şekil olarak da ağaca benziyor zaten

"Sakura"-- "Kiraz ağacı".Sol altta yine muhteşem imzam.

10 yorum:

alt + 168 dedi ki...

olm anıra anıra okudum, kanji götten kan çekicek haberin olsun slkghsaklga

kendine iyi bak caneru
senin seven arkadaşın denizu

NYN dedi ki...

"KSK" yazar insan veya ne biliyim "pet pet pet kim kim kim petkim petkim pet" yazar

ECE dedi ki...

bu senin dediğin ağaç ki, chi olmasın reiki de veya aikido daki doğada bulunan yaşam enerjisi :)

bizi kandırmıon dimi yalan yanlış eğitim yoksa mardindemisin :)

alt + 168 dedi ki...

senin caneru yazan kağıdın önemli değil ki caner

önemli olan japon kızın kameralara doğru tuttuğu "caneru beni s.ke s.ke karşıyakalı yaptı" yazan kağıt ...

Özür dilerim bayan okurlardan gaddar girdim azcık...

October Swimmer dedi ki...

aynı muhabbeti alkol ile deneyiniz efendim, takılmayacaksınız. Espriler yapacaksınız, Lost'taki jack gibi, prison break'deki t-bag gibi ve hatta house'daki Chase gibi konuşacaksınız. Chase abartı oldu:)

Canır dedi ki...

evet birkaç gün sonra japonlarla alkollu bir denemem olacak.gerci japonlara ingilizce ne desen kar ediyor."vvaay ingilizcen ne kadar iyimiş türkiyenin anadili ingilizce mi?" gibi şeyler soyluyorlar ehueh.orda artık bir bear grylls aksanıyla derim bişiler akıllarını alırım.

@Nyn:diğer kağıtta "aliağa petkim kardeştir ayıranlar kalleştir" yazdım da hoca kabul etmedi "ne lan bu git yenisini yaz gel" dedi birşey diyemedim.

@ece:chi ayrı birşeymiş.hocaya sordum "hoca bize mardin aksanıyla mı ogretiyorsunuz japoncayi" dedim "yok evladım daha gelmedik "chi" ye rahat ol" dedi.yine birşey diyemedim.

@spark:yakında koayacagim en skandal fotograflari.türkiye gündemine otrucam oyle boyle degil.

pinksatellite dedi ki...

canır türkiyeye döndüğünde işsiz kalmıcaksın kanımca, "hint kınasıyla dövme yapılır" =)

O.E.M dedi ki...

tamam agacı anladımda, kiraz agacındaki kiraz nerde onu göremedim

Canır dedi ki...

ehuehuehe

ECE dedi ki...

galiba daha fiş lerle uğraşıosunuz siz ali ağaca bak bak caner kiraz ağacı işin iş caner kolay gelsin sana :))